tag:blogger.com,1999:blog-25424140726337184802024-02-08T18:52:02.610+03:00NOTografik HafızamNOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.comBlogger73125tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-34769488910313053232012-09-15T13:55:00.000+03:002012-09-15T13:58:06.476+03:00öldüğüm gün- Mutluluklarımız, bir kıyısı yıkık olduğu için sahici mutluluk olur. <br />
Ölü yanlarımız hayat verir bize.<br />
<br />
- Dolunayın bulutlar arasında oynadığı saklambaç.<br />
<br />
- Ölüm şeffaf ve bir zar gibi sarmış etrafımızı . <br />
Yok gibi durur, ama vardır.<br />
<br />
- Ana rahminden ölüp dünyaya doğan pişman oldu mu da, dünyadan ölüp ahirete doğan pişman olsun ?<br />
<br />
- Tanık olduğumuz ölümler , ölüm ile aramızada var olduğunu sandığımız engelleri kaldırıyor.
"Olmasa da olur" hale geliyoruz sevdiklerimizin gözünde.<br />
<br />
- Yanmaya razı olan herşey küllenmeye de razı olmuş demek değil mi?<br />
<br />
- "Günlerim koklamadan attığım birer güldür" [cahit sıtkı tarancı]<br />
<br />
- BUGÜN PARAYLA YARIN BEDAVA
O bakkaldan birşey alamadı. çünkü o "bedava yarın" hiç gelmedi. yarına hiç erişemedi. "Kimse yarına erişebilmiş değil ki..." Alışverişlerin hepsi bugün yapılıyor ve hepsi parayla. Yarın yapılacak işler de yine bugün yapılıyor eninde sonunda. Yarını yaşamıyoruz hiçbir gün. <b>geldiğinde "bugün" oluyor adı "yarın" ın.</b><br />
<br />
<b>
</b>
- Ölmeye razı olmaktı yaşamak.. Unuttun!!!
Doğdunsa bir kere , ölmeyi de göze aldın demekti. geri dönüşü yok bu seyrin. Akışlar denize doğru. Her sabah ölü bir günü bırakıyorsun ardında, diri bir günü de öldürmeye niyetleniyorsun.
Canına kıyıyorsun günün, canına kıyıyor gün.
<b>Dünlerin hepsinde ölüsün, hiçbir yarına yetişemeyeceksin. sadece bugündür ömrün.</b><br />
<br />
- "Bugün" öleceklerine inanmıyorlar; 'yarındır ölüm' diye avunuyorlar. Oysa yaşamak bugünse, ÖLÜM DE BUGÜN.<br />
<br />
- Sermayesi erimekte olan bu adama yardım edin!<br />
<br />
- Ölmek kusursuz bir eylem. Net. Duru. Kesin. 'Öldün mü tam ölürsün. Yarısı yok. Birazı yok. İşin ölmekse herkes saygıyla kabul eder yaptığını. Kusur aramaz.' "Olmadı bir daha!" diyeni hiç görülmemiştir.<br />
<br />
- Vurulmuş ceylanın gözleri gibi gözlerin. Avcısına bakıyor. O kadar güzel. O kadar açık. O kadar çaresiz. O kadar sessiz. O kadar itirazsız.
Farkında mısın ? Ölüme hazırlıyorsun gözlerini. GELECEK ÖLÜM VE GÖZLERİ GÖZLERİN OLACAK.<br />
<br />
- Oysa şaşılacak bir iştir yaşıyor olman. Beklenmedik olduğu o kadar açık ki. İLK DEFA YAŞIYOR OLMAN , İKİNCİ DEFA YAŞAYACAK OLMANDAN DAHA İNANILMAZ ASLINDA.<br />
<br />
- Ölümün sıradan bir malzeme olacak gazetelerin üçüncü sayfalarında. Hergün bir yenisi aranan "son dakika" heyecanlarının kirli yatağına itiraf edilmeyen bir zevkle akıtılacak taze kanın.<br />
<br />
- Öyle bir sofraya oturmuş ki insanlar; yalan yiyorlar. İnkarla besleniyorlar. Aldanışları birbilerine yemek diye ikram ediyorlar. İtinayla pişirilmiş kaçışları kaşıklıyorlar. Binbir gayretle süslenmiş unutuşları servis ediyor garsonlar.<br />
<br />
- "Hiç kimsenin gözünde yer etmediği, kimsenin gözüne girmeye çalışmadığı biricik 'an".<br />
<br />
- Ölüler ezelden beri toprağın altındaymış gibi. Sanki hiç doğmamışlar ve hiç yaşamamışlardı.<br />
<br />
- 'Sanki mezarın dışında kalanlar benden daha mı çok hak ediyor hayatı?'<br />
<br />
- Suyun içinde kalem nasıl kırık görünüyorsa, hayat da öyle kırılıyor mezarlıkta. <b>Kendi gövdesine doğru eğiliyor gövdeler.</b> Duruyor hayat, duruluyor sesler. Dudak susuyor, kalp çığlığa duruyor.<br />
<br />
- Hayatın fark edilmez dengesizlikleri en iyi burada duyuluyordu.<br />
<br />
- Birazdan çekip gidecek ve çekip gittikleri için de ölümü atlattıklarını sanacak diriler.<br />
<br />
- Zaten olmakda olacak olan. "olsa" diye acele etmenize , "olsaydı ya" diye hayıflanmanıza gerek yok ki. ÖLECEK DEĞİLSİNİZ, ÖLÜYORSUNUZ <b>ŞİMDİ!</b><br />
<br />
- Gerçeğin kirli saçklı kenarlarına dokunmaya gönülsüzdür herkes.<br />
<br />
- Ölümden ödünç alınmış günler yaşıyoruz galiba.<br />
<br />
- Ölmeyi unutanlar yaşadıklarını unutuyorlar-dahası YAŞATILDIKLARINI.<br />
<br />
- 'Aşkın ve ölümün yüzü aynı.'
Ne zaman aşkın dokunuşunu hissetse yüreğinde, ölümün sancısı da değiyordu göğsüne.
Aşk ve ölüm ikiz kardeş gibiler.
Aşkı unutan buraya razı oluyor. Buraya razı olan ölümü unutuyor. Ölümü unutan da yaşadığını unutuyor.<br />
<br />
- Başrolü kapacaktı cenaze ilanı okunduğunda.<br />
<br />
- "Aşkın ve ölümün yüzü aynı." İkiz kardeş gibiler. <br />
Ya ikisi birden geliyor ya ikisi birden gidiyor. AŞKSIZLAR ÖLÜMSÜZ SANIYOR KENDİLERİNİ.<br />
<br />
***mezar: ziyaret edilen yer.<br />
<br />
- Kendine ait parçalar da yatıyordu toprağın altında.<br />
<br />
- Ama öldün işte, dönüşsüz ve kesin. Hiç iddian kalmadı dünyaya dair. Kaybettin tüm köşeleri.<br />
<br />
- Sana senin yokluğunda merhamet eden Rabbin, sana sen var olduktan sonra niye merhamet etmesin ki?
Seni yoklukta bırakmayacak kadar değer bilir 'Biri' , niye seni çürümeye terk etsin ki?<br />
<br />
- Ana rahminde sorulsaydı sana, DÜNYAYA DOĞUŞUNU ÖLÜM SAYACAKTIN.<br />
<br />
- ŞİMDİKİ HAYATIN ŞAHİT DEĞİL Mİ SONRAKİ HAYATINA?<br />
<br />
- Anla ki, yakınlık ödünç verildi sana. Işıkları bile birbirine değmeyen milyarlarca yıldız varken sevdiğinin gözlerinin ışığı değiyor şimdi gözlerine. Dipsiz ayrılıklar uçurumunun başında, birbirinin yüzüne bakan, birbirinin tebessümüyle sevinen, birbirinin kokusuyla avunan küçücük çüçekler gibiyiz. Şimdilik herşeyimiz!- Şimdilik!<br />
<br />
- Ölümün yüzünü görmek dehşet veriyor yaşayanlara. Belki de ölünün yüzüyle yüzleşince kendi yüzlerine de yapışır ölüm diye korkuyorlar.
Sen ölmüş olunca, onlar da borçlanıyor ölüme. Kendileri gibi birinin ölü olması, ölümü kendilerine benzetiyor da; bir türlü söyleyemiyorlar.
<b>Korkmatan utanıyorlar, utanmaktan korkuyorlar.</b><br />
<strong></strong><br />
- DÜŞME TEHLİKESİ BİTER BİR KEZ DÜŞTÜN MÜ!<br />
<br />
- Kimse kendi gerçeği ile baş başa kalmaya razı değil. "Herkes gibi" olmak istiyor herkes. 'Hiç kimse' gibi olmanın yolunun 'herkes gibi' olmaktan geçtiğini sanıyorlar.
Herkes gibi olmaya razı olan, biricik olarak var olamaz.
ÖLEMEZ BİLE ONLAR , ÇÜNKÜ YAŞAMAMIŞLARDIR ASLA.<br />
<br />
- Hayattır bütün metinlerin yazarı.<br />
<br />
- Din bir borçluluk bilincidir. 'Din' kelimesinin kök anlamı 'borç'tur.<br />
<br />
- Ayet "Her can ölümü tadacaktır." demez.
"Her can ölüm tadıcısıdır." der.
Her can ölümü tadacaktır dersen 'ölmek' gelecek zamanın konusu olur.
Her can ölüm tadıcısıdr dersen 'ölüm' ün her an olup bittiğini anlarsın.<br />
<br />
- ÖLÜM BEKLENEN BİR TEHDİT DEĞİL, YAŞANAN BİR GERÇEKTİR.
Ölüm tehdit değil, bir varoluş biçimidir.
Tadılan bir gerçektir ölüm ve hep 'şimdi' alınır bu tat. ölüm sayesinde tatlanır hayat. Sabah kahvaltı ederken aldığın lezzet, dün akşamki yemeğin sende tükenmesine bağlıdır.<br />
<br />
- Ölüm her an'ın içindedir. Lezzetlerin tükendiği her an bir ölüm yaşatır bize, çünkü lezzetin damağımızdan gidişi elem vericidir. Elemler hayatın çatlaklarıdır. O çatlaklardan sızar ölüm. Hayat ölümü tümüyle saklayamaz elemler yüzünden.<br />
<br />
- 'Güya, doğmayınca ölemeyeceklerdir de'<br />
<br />
- Ölmek bir geçiştir, bir açılıştır, bir doğuştur. Sahipsiz değildir ölmemiz.
<br />
<br />
- Yazmak, daha derin yaşamakmış meğer.
Sözle değiyor ruhlar birbirine.
Yazmak, insanın kendi kendisiyle yaptığı sırdaşlık anlaşmasını bozmak gibi hain bir eylem de sayılabilirdi.<br />
<br />
- Hatırlamaz mı insan ki bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey değildi.<br />
<br />
- Ezelden ne bende bir eksiklik vardı, ne sende bir fazlalık. İkimiz de eşittik. Söyler misin bana, ben niye köpek oldum, sen niye Eba Yazid-i Baistami oldun ?<br />
<br />
- Söylemesi kolay, eylemesi zor.
"Allah'ım söylediklerimizi ve eylediklerimizi aynı safta tut."
<br />
<br />
****teşekkürler senai demirci.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-nY8l3q8fjes/UFRfIGTjMII/AAAAAAAAAdE/vLwU1s7Qy-o/s1600/oldugum-gun-1338997080.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-nY8l3q8fjes/UFRfIGTjMII/AAAAAAAAAdE/vLwU1s7Qy-o/s320/oldugum-gun-1338997080.jpg" width="209" /></a></div>
Bunlar ne mi? Muhtemelen bu kız ne yazmış böyle diye geçiriyorsunuz içinizden. Bu beni derinden yaralayan bir kitabın bana kalan , hep kalmasını istediğim, belki burada yazmanın da buna fayda sağlayabilieceğini düşündüğüm bana kalan notları. Belki çok kez tekrar edersem gerçekten anlayabilirim diye umut ediyorum...
NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-18147837298493775492012-09-06T10:47:00.001+03:002012-09-06T10:47:48.247+03:00Nöbet çıkışıHer seferinde ayni muhabbetleri yapiyorum fakat, geri geldim yine..bi blogum vardi ne oldu acep diye bi bakıverdim.. Sadık bir dost gibi, değişmeden, dır dır etmeden, sabırla beni beklemiş buralarda...<br />
Belki şu akıllı telefonum vasıtası ile daha çok paylaşırım birşeyleri...<br />
Uzaklardayken yeni hayatıma alışma çabası içerisindeydim.. Başardım da.. Bu güzel şehr-i İstanbul beni de burdaki diğer herkes gibi kendine bağladı, bağımlı hale getirdi.. Tüm zorluklarına, sıkıntılarına rağmen boğaza her bakışımda -özellikle köprüden geçerken- yenilendiğimi , bu şehir için enerji topladığımı hissediyorum. Ta ki bir sonraki geçişime kadar.. Ne zaman yorulacak olsam boğaz yetişiyor imdadıma.. <br />
Konunun başlığı pek yazdıklarımla alakalı olmadi farkındayım.. Açıklayayım.. Bahsi geçtiği gibi gece nöbetinden çıktım, evdeyim.. Uykum var , uyumam da lazım.. Fakat hem canım sıkıldı hem de çok yorgun olduğum zaman böyle kötü bir huyum var.. Uyuyamıyorum..:( <br />
Canım sıkkın çünkü Afyon da bir cephane patlamış.. 25 şehit yaziyor haber manşetinde.. 25 !!! Bakan saldırı değil demiş.. Bu nasıl bir ihmaldir Rabbim.. Kendi kendimize yetiyoruz zaten , ne gerek saldırıya ? Çok üzüldüm çok .. <br />
Ve sonuç: Uyuyamıyorum!<br />
Yazarken fark ettim bencilliğimi.. 25 şehit diyor.. Onlarin aileleri ne bugün ne yarın ne öteki gün, günlerce belki aylarca uyuyamayacaklar.. Bense neyden bahsediyorum.. Utandım.<br />
Sağlıcakla kalın.NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-90400225927475256062011-03-07T16:11:00.002+02:002011-03-07T16:17:59.736+02:0002.03.2011Değişik bi duygu...2 mart 2011 itibari ile evimde uyumaya başladım.. Günlerdir koşturmacanın içerisindeyim.. Yatağa yattığımda ağrılardan uyumakta zorlanıyorum. öyle ki sırt üstü yatamıyorum..Ama gün geçtikçe ev yuvaya dönmeye başladı. Allah'a şükür pek bi eksik kalmadı gibi.. Kendi kendime yetebilecek kadar birşeyler yapmayı becerebildim, umarım Allah bana kolaylık verir de bu borçları da alnımın akıyla öder ve rahatlarım.. <br />Allah olmayanlara da yattığı zaman huzur içerisinde uyuyabileceği bir yuva versin, inşallah..<br /><br />yakında fotoğraflar...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-70836538639005611922011-02-06T21:13:00.003+02:002011-02-06T21:20:52.241+02:00seviyorumUzun süredir ilk kez yeniden zevk aldım yaptığım işten.. Ground kafamı çalıştırmam gereken bi pozisyon, pist başında 10 uçağı arka arkaya sıralı görünce aklımdan "bunu başka bir meydanda yapamam" cümlesi geçti.. Kaldı ki henüz kendi kendime bırakmıyorlar.. Kendimi sınıyorum, yapabileceğimi hem de isteyerek ,eğlenerek ve iyi yapabileceğimi öngörüyorum..<br />Mesleğimi seviyorum...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-43161656188871894252011-02-01T17:20:00.004+02:002011-02-01T17:36:18.791+02:00yeni bir devir..."yeşilköy ground"<a href="http://1.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/TUgnz4AjDYI/AAAAAAAAAYc/v0VAMCQIblk/s1600/DSC00383.JPG"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/TUgnz4AjDYI/AAAAAAAAAYc/v0VAMCQIblk/s320/DSC00383.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5568744711405112706" /></a><br /> Yarından itibaren yeni bir devir açılıyor... DElivery eziyeti bitiyor, yerini ground alıyor.. Bu kez yerdeki ucakların hareketleri ile ilgilenmeye başlayacağım... <br /> Kime ne zaman push back vereceğim ya?.. Kime push back verdiğin zaman kimi etkileyecek şimdi ?Taksiyi hangi yoldan verirsem uçağı hem nasıl en az uçağa takarım? hem uçağın nasıl en az manevrayla park yerine ulaşmasını sağlarım ? Acaba o park yerindeki uçak çıkmış mıydı, park yeri boş muydu? değil miydi yoksa? Ben en iyisi ramp ( park yerlerini şirketlerin istekleri doğrultusunda organize eden birim )e sorayım bi riske girmenin alemi yok şimdi.. Birine uzun, birine kısa push back versem kurtarırlar mı acaba ? Ufff bu uçağın motor çalıştırma zamanını yazmayı unutmuşum, ne yazsam ne yazsaaaamm, şu ucaktan sonra bu ucaktan önceydi amaaaaann arada bi saat yazayım işte.. Bak yaa adam pist başına gelmiş hala kuleye devretmemişim, o safda(pilot!:P) geldim ben demiyo.. bu aeroflot ile aerosweet e laf anlatacağına deveye hendek atlat daha iyi.. Hadi bunlar rus Allah'ın alitalyasına ne oluyosa o salak da anlamıyor..Neyse yaa banane biraz beklesinler , ne yapayım acemiyiz arkadaş..:PNOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-54296164093641041902011-01-11T02:13:00.004+02:002011-01-11T02:31:26.534+02:00yeşilköy delivery<a href="http://4.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/TSujeWJZpBI/AAAAAAAAAYQ/Bg4DSJhNTHw/s1600/3046c2570e9fff852a0eeccba9ae05d48bf977b4.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 173px; height: 175px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/TSujeWJZpBI/AAAAAAAAAYQ/Bg4DSJhNTHw/s320/3046c2570e9fff852a0eeccba9ae05d48bf977b4.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5560717906655421458" /></a>İstanbulda ki ekip hayatım C ekibi ile ayın 3 ü itibari ile başladı... Bu da ikinci gece nöbetim.. Belli bir saatten sonra İstanbul bile olsa trafik bitiyor ya da azalıyor diyelim.. İşte o saatten sonra herkes bilgisayarını alıp bir kenara çekiliyor.. Ancak uçaklar aradığı zaman boarda gidiyor falan..Gece 4'e kadar nöbet bizde.. Geçen gece 12 de yatıp 5 buçukta boardu almıstık şimdi onlar yatıyor biz bekliyoruz.. Gözlerim kapanıyor, karnım acıktı.. Az kalmış yahu..4'ten sonra uyku beni bekler..Gerçi dinlenme odasının da soğuk olma gibi bi sorunu var ama bakalım bu uykulu halle farkedebilecek miyim.. <br />Tabi başlık neden "delivery" ondan da bahsedeyim..Burada kontrolörlerin çalıştığı 3 pozisyon var.<br />1)clearance delivery<br />2)ground<br />3)tower<br />Burdaki iş üçe ayrılmış ve ekip çalışması ile bütün oluşturuluyor.. Doğal olarak biz hem angaryası en çok hem de diğer işlere göre riski en az bölümden başladık.. Delivery.. Yol müsadesi denilen uzunca bi metnin uçaklara taksiden önce okunması gerekiyor.. Bu işte bize düşüyor.. Groun da geceleri ucundan azcık şeklinde şimdilik..Velhasılı kelam "yeşilköy delivery :)"<br /> Yeni yazılarda görüşmek üzere..NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-85961800171772852742010-10-16T00:36:00.001+03:002010-10-16T00:36:44.085+03:00!Yaşamını ,birşey beklemeden yaşayacaksın.<br /><br />Ne çok şey beklediğini biliyorsun;<br />Gene,bekleyeceksin (elinde değil bu);<br />Ama beklentilerinin ne ifade ettiklerini,<br />Ne anlama geldiklerini-beklediğin,beklediklerin de,<br />Birgün tutup gelirlerse, onların da <br />Ne ifade edeceklerini, ne anlama geleceklerini- bilerek yaşayacaksın.<br /><br />Ne beklediğini bilerek –ama, beklemeden- yaşayacaksın:en çok beklediğinin de, gelse bile bir gün hiçbirzaman beklediğin anlamda gelmeyeceğini bilerek...<br /><br />Yaşamın bir bekleme olacak –ama,<br />Beklemeden yaşayacaksın.NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-60855121693970189722010-10-13T20:57:00.003+03:002010-10-13T21:01:41.353+03:0019Ben geri sayma işini alışkanlık haline getirdim sanıım.. Şimdi de kendi gidişim için geri saymaya başladım. Ama bu geriye sayma arzusu Ankara'dan ayrılacağım için değil şu lanet olası kursun bitmesi için.. Şu an ilgilendiğim tek şey bu.. Son 19 işgünündeyiz artık. Her gün eve geldiğimde msn de kişiselimde yazan sayıyı bir azaltmak inanılmaz bir zevk.. Hiç bir "şey" den bu kadar sıkılıp bunalabileceğimi düşünmezdim. Ama tabi dış faktörler çok fazla.. <br />Artık tek dileğimiz var... Bitsiiiinnnnnnn..!NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-89003010322575087952010-09-19T12:53:00.002+03:002010-09-19T13:06:20.848+03:00-6Son 15 demişim bir sürü şey yazmışım ama gittikten sonra suskun kalmışım.. 6 gün oldu bugün.. Kardeşim gitti.. <br />Görüştük.. Hayatından memnun görünüyor Allah'a şükür..Bir de yerleşse , ev- ev arkadaşı bulabilse sanırım herşey çok daha güzel olacak.. Pazartesi dersleri başlıyor.. Onunla birlikte bu sene oraya giden Türk bir çocuk varmış onunla görüşecek sanırım.. Hayırlısı...<br />Zaten giden için hiçbir zaman sorun yoktur.. Ne olursa geriye kalana olur.Gerçi bu geriye kalanlar arasında da yine en büyük darbeyi anneler alıyor sanırım.. Tıpkı benim annemin aldığı gibi.. Uzun süre sıktı kendini annem, sırf o üzülmesin diye tüm gözyaşlarını içine akıttı.. Ta ki havalimanında artık onu arınmış salona gönderip kendisi kapının bu tarafında kalıncaya dek.. Çok ağladı , sanki o güne kadar tuttuğu tüm göz yaşları bir balonun içinde biriktirilmiş de o balona iğne batırılmış gibi.. O günden beri onun yatağında uyuyor. Geçenlerde "oğlumun kokusu" diye ağladığını duydum.. Biliyorum ki o da alışacak bu duruma..<br /><br />Gideceği o son günde , bi arkadaşımla konustuklarım geldi aklıma.. Gittiğinde onun burda kaçıracağı hayata dair bir sürü ayrıntı ve tabi ki bizim onda kaçıracaklarımız..Belki de yiğeni olacak ve ilk adımlarını göremeyecek.. Dayı olacak belki ve yiğeni dayısını nerdeyse ilkokula gelene kadar tanımayacak. Gençlikten orta yaşa ilerleyişlerimizi göremeyeceğiz..Ne biz onunkini ne de o bizimkini..Babamın beyazlamayan kaşlarının beyazlamasına şahit olamayacak mesela.. Ya da biz onun zaten dökülmeye başlayan saçlarının yavaş yavaş azalışını göremeyeceğiz..Gelişlerinde mutlaka birşeylere şaşıracağız.. İnsanların birbirleri hakkında birşeylere şaşırması "uzak" olduklarının belirtisi değil midir?<br /><br />Ben kardeşimden uzak kalmak istemedim ki hiç... <br /><br />Sanırım henüz gittiğinin farkına varamadık.. Bi çok kez kendimi onunla ilgili bişeyler düşünürken "nasıl olsa eve gidince sorarım" derken buldum.. sonra "ne diyorum be yaa" cümlesi karşıladı bu cümleyi...<br /><br />Bakalım zaman ne gösterecek..<br /><br />Fotoğraf ? <br />yakında yükleyeceğim...<br /><br />hayat kimsenin sevdiklerini uzaklaştırmak zorunda bırakıp , hakkında şaşıracağı şeyler olmasına izin vermesin...inşalllaaaaaahhh...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-44082360981921903122010-08-28T14:25:00.002+03:002010-08-28T14:32:30.207+03:00son 15....Evde bir hüzün havası var... Anneme dokunsan ağlıyor, uyku uyuyamıyor..Herkes değişik hissiyatlar içerisinde..Son 15 e girdik sanırım...Neyin 15 i diye sorgulamanız çok normal.. İyice gizemli hale getirdim demi? Kardeşim Amerika yolcusu..1 yıldan önce gelemeyeceği kesin.. Daha kötüsü daha yeni gidiyor ve gidişi meçhule yolculuk gibi birşey..Aklımızda ki en büyük soru işareti nerde kalacağı ile ilgli.. Tek umudumuz ordaki bir elemanla yaptığı mailleşmeler.. Orada okuyan Türk çocuklardan biri.Ev bulana kadar onda kalabileceğını söylemiş. Karşılarım seni demiş.. Tanımadığımız birine güveniyoruz.. Elimizden başka da birşey gelmiyor..<br /><br />Haaa bi de "hayırlısı" demekten...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-15553851558575090862010-08-19T20:44:00.000+03:002010-08-19T20:57:41.330+03:00BEN İÇERİ DÜŞTÜĞÜMDEN BERİBen içeri düştügümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya<br />Ona sorarsanız: 'Lafı bile edilemez, mikroskopik bir zaman...<br />'Bana sorarsanız: 'On senesi ömrümün...'<br />Bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düstüğüm sene<br />Bir haftada yaza yaza tükeniverdi<br />Ona sorarsanız: 'Bütün bir hayat...'<br />Bana sorarsanız: 'Adam sende bir hafta...'<br />Katillikten yatan Osman; ben içeri düstüğümden beri<br />Yedibuçuğu doldurup çıktı.<br />Dolaştı dışarda bir vakit,<br />Sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.<br />Dün mektubu geldi; evlenmiş, bir çocuğu olacakmış baharda...<br />Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.<br />Ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,<br />Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan.<br />Fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.<br />Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düstüğümden beri...<br />Ve bizim hane halkı, bilmediğim bir sokakta, görmediğim bi evde oturuyor.<br />Pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene<br />Sonra vesikaya bindi<br />Bizim burda, içerde<br />Birbirini vurdu millet, yumruk kadar simsiyah bir tayin için<br />Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız<br />Ben içeri düstüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz<br />Dasov kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı Hirosimaya<br />Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman<br />Sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçünden bahsediyor amerikan doları<br />Fakat gün ışığı herşeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri<br />Ve karanlığın kenarından, onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular yarı yarya<br />Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya<br />Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine<br />'Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar.<br />Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar,<br />Ve kahreden yaratan ki onlardır,<br />Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır'<br />Ve gayrisi<br />Mesela, benim on sene yatmam<br />Laf'i güzaf...<br /> <br /> <br /> <br /> N.H.RNOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-39183049503268821562010-08-14T14:05:00.002+03:002010-08-14T14:17:03.240+03:00hep böyle oluyor...Her sefer olduğu gibi bir iki yazıdan sonra boşladım yine yazmayı.. Ama bana da hak verin kafamı kaldıramıyorum , kaldırdığım anlarda sosyalleşmek istiyorum.. Hayatımda hiç olmadığım kadar asosyalim ..<br />Dokuz aydır bir fiil kurs görüyorum.. Ve kurs öyle bilinenlere hiç benzemiyor... Vücudumun strese ne kadar dayanıklı olduğunu test ettiğimi hissediyorum. Ama sanırım başarılı bir sonuç elde edemeyeceğim. Üniversite de bile matematik okumuş olmama rağmen bu kadar zorlandığımı sıkıntıya düştüğümü hatırlamıyorum. Aslına bakarsanız orda da zorlandığım şeyler oluyordu.. Ama vize için 1 hafta final için 1 hafta çalısıyordum her dönem.. 2 dönemi düşünürsek 1 yılda 1 ay çalışarak hallediyordum işi.. Şimdi ise tatilsiz! (ki sanırım beni en çok zorlayan şey bu oldu. ) 9 aydır bir fiil çalışıyorum. Bir de üstelik burda stres öyle üniversitedeki ne filan benzemiyor. Orda dersten kalırsanız sonuçta seneye bir daha alırım dersi diyorsunuz. Burda dersten (modülden ) kaldığınızda kurs ve dolayısıyla verdiğiniz onca emek sizin için bitmiş oluıyor.. Birde üstelik kendinizi "başarısız" hissediyorsunuz.<br />En son atlattığımız ve galiba üzerimizden tır geçti dediğimiz modül manuel yaklaşma denilern menem birşey.. Göremediğimiz bir sürü uçağı belli kurallar içinde birbirinden ayırmya çalısıyoruz... Aslına bakarsanız yaparsınız.. Bizim gibi 1 ay boyunca gece gündüz çalışır öğrenirsiniz.. Ama bilmenize rağmen sınavda geçemem ihtimaliniz var. Hele de benim gibi heyecanı tavan bir insansanız. Sınavda ölüyorum sandım. Boğazım düğümlendi resmen. Neyse ki geçti bitti.. Zorla ve ite kaka olsada..<br />Şimdi başka bir stres başladı radarlı yaklaşma modülü.. Bunda ki stres de şurdan geliyo ki biz biliyoruz ki meydanlarımıza gittiğimizde bu işi yapacağız.. Manuelde nasılsa bu bir işimize yaramaycak diyorduk.. Ama Radar da böyle bi ihtimal yok.. Asıl işimizi öğreniyoruz ve bunda öğrenmeme ihtimalimiz yok.. ZAten öğrenemezsem modülü geçirmelerindense atılmayı yeğlerim..<br /><br />Yaaaa işta böyle.. Çok pis tatilim geldi... Artık her yer bana dar geliyor.. Benim gibi deli gibi gezen birini 10 aydır tatilsiz bırakmak cezaevine koymakla aynı şey gibi... :(<br /><br />Yeni bir yazıda görüşmek üzere...<br />umarım...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-33066767948785168862009-12-28T21:53:00.002+02:002009-12-28T21:57:24.472+02:00olmaz mı?Bıraktım yine yazmayı filan.. İstemiyor muyum ? istiyorum.. neden olmuyor? bilmiyorum...:S<br />Ne derler: "kısmet"...Ama bunu diyip sermeye devam mı etmeliyim , yoksa demeyip kasınç yazılar mı üretmeliyim bilmedim...<br />Biri çıksa ya...Omuzlarımdan tutup sarssa..." gözlerimin arkasına bakıp, kendine gel , sonrada bana " dese ..:(NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-47507414927620809562009-11-15T02:54:00.002+02:002009-11-15T02:55:44.165+02:00fallve sonbahar....!<br /> neden hissedemiyorum?<br /> sarı ve turuncu ruhuma işlese ya..!?NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-18598642902754154802009-11-08T10:47:00.002+02:002009-11-08T11:00:13.566+02:00bi türlü olmuyorbi türlü olamıyor.." blog yazacağım bugün " dediğim hergün bi aksilik çıkıyor..anlamamak ile birlikte benim tembelliğimle yoğurup bi garip duruma gizliden destek de vermiyor değilim tabi..<br />hayatım çok değişti son 2-3 ay içerisinde..tabi bu değişim benim üzerimde de etkisini yavaş yavaş göstermekte..artık bi iş kadını oldum, bildiğiniz memur oldum.. hatta 2 kasım itibari ile ayın 15 inde maaşı bankaya yatan üniversiteleri öğrencileri gibiyim.. dersler başladı..hatta tenefüslerimiz bile var..bide suluğum olsa var ya...!offf...:)<br />bu iş ile birlikte yeni bisssssüürü yeni arkadaşımn oldu. bu da harcamam gereken yeni zamanlar demek tabi ki:) bu benim için mutluluk verici birşey..<br />yeni insanlar ve keşfedilmesi gereken yeni ıssız adalar..<br />acayip acayip isimleri olan daha önce çoğunu hiç duymadığım duysam anlamını bilmediğim bilsem hiç kullanmadığım bir sürü yeni şey öğreniyorum/z..bu acayip heyecanlandırıyor beni.. yol beni buraya getirdiği için ayrıca mutluyum..hep yeni şeyler hep yeni şeyler:)<br />e peki ben ne zaman durulacağım?ya da durulmalı mıyım?NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-67390224056440562372009-11-02T23:26:00.002+02:002009-11-02T23:28:58.453+02:00nefes-o son gece "ya alırsın,ya verirsin!"<a href="http://4.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/Su9PC1azq8I/AAAAAAAAAXk/7UGYvTfc4Bw/s1600-h/nefes.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 223px; DISPLAY: block; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5399621388358364098" border="0" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/Su9PC1azq8I/AAAAAAAAAXk/7UGYvTfc4Bw/s320/nefes.jpg" /></a><br /><div>canım çok yandı.......</div><br /><div>hala daha yanmakta,gözlerimle inatlaşmakta....</div>NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-79676130758194500082009-10-05T17:31:00.007+03:002009-10-05T17:49:40.173+03:00karanlıktakiler<a href="http://1.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/SsoDmEUMP1I/AAAAAAAAAXU/hFtRkz7EdEE/s1600-h/karanl%C4%B1ktakiler.jpg"><img style="MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 222px; FLOAT: left; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5389123856630562642" border="0" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/SsoDmEUMP1I/AAAAAAAAAXU/hFtRkz7EdEE/s320/karanl%C4%B1ktakiler.jpg" /></a><br />Cumartesi (bugün pazartesi) Çağan Irmak'ın yeni filmi "Karanlıktakiler" 'i izledik ablamla...Sanırım internet aleminde "Babam ve Oğlum'dan sonra Anam ve Oğlum" benzetmesi pek haksız sayılmaz.. Teknik açıdan filme bayıldım..Çekim teknikleri çok iyiydi...Meral Çetinkaya başta olmak üzere- ara sıra Gollum'a benzetsem de:P- oyuncuların performanslarına laf söyleyenin diye başlayıp sonunu getiremeyeceğim bi cümleye girdiğimi fark edip burda kesiyorum :) Ama ah Çağan abi yaa o sonu öyle bağlamasaydın , bi action koysaydın ne vardı... O zaman dadından yinmezdi film.. Ablamla tek mutluluğumuz-burda başka bişey denir ama bulamıyom şimdi aklıma gelince not düşcem :P- filme para vermemiş olmamızdı...<br /><br />p.s: Sağol kuzen :)<br /><br /><br /><br />Yine de sanırım filmi seyretmenizi önericem.. Sinemada olmasa bile dvd den mutlaka:)<br />p.s: bu arada kelimeyi buldum..TESELLİ...tek tesellimiz:D<br /><br /><br /><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 140px; DISPLAY: block; HEIGHT: 200px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5389125322965802418" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_ivlZcishcD0/SsoE7a1wXbI/AAAAAAAAAXc/ObxFH5-csoQ/s200/resim001.jpg" />NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-4737363847651520432009-10-05T12:31:00.003+03:002009-10-05T12:52:00.429+03:00anılar gözlemler yorumlar:)Günlerdir birşeyler yazmak geçiyor aklımdan... Bir türlü oturamadım başına.. Bugün günlerden pazartesi, günü söylüyorum zira geçmişten bahsedeceğim ve günlerini söyleyerek kronolojik sıraya koymak daha kolayıma geldi..<br />Cuma akşamı "Genç Osman" a tekrar gittik.. bu kez yanımda kuzen ve kardeşim vardı.. Daha önce bloga yazmıştım "balkondan izledim, salondan da izleyip, düşüncelerimi buraya yazacağım " diye.. İşte yazıyorum... Tekrar izledim ve yine sonunda ağladım, bu kez oyuncuların mimiklerini de görmek cok daha güzeldi..Kesinlikle tavsiye edilenler listemdedir..<br /><a href="http://notografikhafizam.blogspot.com/2009/01/gen-osman-dt.html">http://notografikhafizam.blogspot.com/2009/01/gen-osman-dt.html</a><br />Cumartesi günü ise ablamla antarese gittik, anlatılası şey bu değil tabi ki:) Hem giderken hem de dönerken bindiğim dolmuşlardı bahsini açacağım.. -bu arada "dolmuş" ne yaa:) "dolmuş işte daha ne adam alıyosun abi" diyesi geliyor insanın :)- neyse giderken iki olay/durum gözüme çarptı.. Benden az sonra dolmuşa orta yaşlarını geçmiş, hafif toplu, üzerlerinde takım elbise olan 2 teyze bindi- bu arada teyze dediğimi duymasınlar valla yolarlar beni :)- teyzelerden biri biraz sonra yanımda oturan diğerine "e ver de aklımdayken arayım" dedi ama nasıl ciddi.. "Aha" dedim bi paylamaya şahit olacağım sanırım,"yaşasın eğlence!" , ama malesef öyle değilmiş :P.. Teyze telefonda çıkan sese kendini şöyle tanııttı.." merhaba ben ev sahibiniz...!!???"...bu ne yaa:) ev sahibiniz.. adım bu.. evet.. nüfus cüzdanımda böyle yazıyor...<br />ad:ev<br />soyad:sahibiniz...<br />Bu nasıl bi mantıktır yahu? içimden "ismin yokmu senin kardeşim" dedim ama tabi içimden:) zira teyze bu şaka!mı kaldıracak bi tip değildi:)ismi "ev sahibiniz" olanların dışında mesela "doktorunuz" , "öğretmeniniz","yöneticiniz" vs olanlar var bunların adı ile soyadı nerde ayrılıyo henüz kavrayamadım ama bunların içinde durumu en acınası olanlar herhalde "kiracınız", "öğrenciniz" vs olanlar:)<br />vel hasılı kelam ,kendilerini öncelikle sıfatları ile tanıtanlara kılım :)<br />Aynı dolmuşta dikkatimi çeken diğer şey ise aslında her an gördüğümüz durumlardan biri ama bu sefer ki biraz dramatikti:) dolmuşta/otobüste büyüklerinin (!) kucağında oturmak zorunda olan yavrucakların dramından bahsediyorum.. Eğer kucağına oturdugu kişi ablası ya da abisi ise ,yani makul boyutlarda biri ise bu zevkli bile olabilir, ama ya benim o gün gördüğüm gibi 0.1 tonun :P üzerinde bi nene ise işte o zaman durum ön koltukla nene arasında kaşar olmaya benziyor ki pek hoş değildi gördüğüm kadarıyla:D<br />antaresten dönüşte de dolmuşa bindik ablamla, bu kezde dolmusun arka camında yazan "arka koltuk 5 kişiliktir " yazısı dikkatimi çekti :) ama burda bu konu üzerinde yorum yapmayacağım, hayal gücünüze bırakıyorum :)<br /><br />sanki aklımda birşey daha vardı ama neyse:D hatırlarsam paylaşırım artık...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-74800366438752904922009-09-26T02:05:00.002+03:002009-09-26T02:09:10.039+03:00:)sabah kalbim sıkışarak uyandım.. biraz daha uyumak için direnseymiş vücudum, büyük olasılıkla kalp sıkışıklığına birde yüzümdeki ıslaklık da eklenecekmiş.. uyandım..böyle bi garip, sarhoş gibi.. pc nin power tuşuna bastım belki bir haber vardır da bu sıkıntılar biter diyerek.. daha pc açılmadan telefon çalmaya başladı.. ablam.. sesi heyecanlıydı.. bu da anlamam için yeterli bi belirtiydi.. "müjdemi isterim , istanbul olmuş,listeler açıklanmış" dedi...<br /><br />ve tüm sıkıntılar , kafamda bu yaşıma kadar dönen gelecek planları -aslında gelecek kaygıları- hepsi bir anda uçuvermiş gibi hissettim.. hatta bir ara devrelerimin yandığından şüphe duyup kardeşimle paylaştım bu kaygımıı...<br /><br />svilcem? o hala duruyor :)NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-76664995996980386732009-09-25T01:13:00.003+03:002009-09-25T01:20:49.107+03:00sivilcem...bugün de geçti..bana bu bekleyişten geriye kalan, her stresli dönemimde başıma geldiği gibi ,yüzümde çıkan abuk subuk yaralardan biri oldu... ama bu kez farklı... bu kez her zamanki gibi uçuk yada arpacık yerine tam da dudağımın üstünde canımı acıtmak için var olan bir sivilce... ilk aynaya bakıp fark ettiğimde kendime güldüm.. güldüm, çünkü bu da bi tutarlılık örneği.. hiç bir stresli zamanı vücudum es geçmiyo sağolsun beni yarasız beresiz, uçuksuz arpacıksız bırakmıyo...<br />yani bu bünye itina ile stres yapabiliyo...<br />memurlar net'te hergün başka spekilasyonlar dönüyor.. önce "cuma açıklanacakmış kurumu aradım öyle dediler" yazmış biri..sonra dün "cumaya yetişemeyecekmiş pazartesiye kalmış" demiş ötekisi..<br />beklemeye devam.. umarım bu bekleyiş üzerine bir yazı daha yazmadan sonucu yazabilirim buraya....NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-70722195761056783182009-09-24T01:04:00.002+03:002009-09-24T01:15:22.145+03:00beklemek...!Saçma sapan cümlelermiş... Laf aralarında çok sıklıkla söylerdim..:"beklemekten nefret ediyorum"...Anlamsızmış.. Yani insan beklemek zorudaysa , beklemekten nefret ediyor olmak durumu anlamsızlaşıyormuş.. Ya da bunu bir sınav olarak mı düşünmeli insan?<br /><br /><br />tıpkı yaşanılan her "an" ın olduğu gibi....NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-75010373122296923452009-09-19T01:43:00.001+03:002009-09-19T01:43:52.302+03:00!beklemek ne zor iş .....!NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-52463788631817630512009-09-14T03:49:00.000+03:002009-09-14T03:50:54.246+03:00ne çok olmuş demi?ne çok olmuş.. belki kısa belki uzun demişim ama.. bayaaaa uzun olmuş sanırım.. neyse bu geri dönüş de bişey ..sanırım paylaşımlarım artacak bundan sonra.. bu yeni bir başlangıç olsun bana...NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-60675091777157163202009-01-31T02:08:00.000+02:002009-01-31T02:09:23.929+02:00arakısa belkide uzun bilmiyorum....ara....!NOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2542414072633718480.post-8931990629713158482009-01-30T23:00:00.000+02:002009-01-30T23:01:32.765+02:00şiirDoğanın bana verdiği bu ödülden<br />Çıldırıp yitmemek için<br />İki insan gibi kaldım<br />Birbiriyle konuşan iki insan...<br /><br />Edip CanseverNOTografik Hafızamhttp://www.blogger.com/profile/15649753778017794656noreply@blogger.com0